Bu kadar çok teröristle birlikte yaşamak, zor olsa gerek İstanbul ve Boğaziçililer için.
Hepsi gelmiş baksanıza Boğaziçi’ne eylem yapmaya.
Keşke bunları daha önce yakalasaydı emniyet güçlerimiz, böylece manüplasyon yapma şansları kalmazdı.
Peki bu kayyum rektör atamasına itirazı olanların terörist olmama, gerçekten fikir bazında itiraz etme ve yönetimde söz sahibi olma niyetinde olan öğrenci ve öğretim üyeleri olma ihtimali yok mu hiç?
Olamaz mı yani?
Şimdi rektör atanmasına itiraz ediyorlar diye, onlar da mı terörist?
Terörist olmak ya da terörist olarak yaftalanmak bu kadar kolay mı?
Aynı düşünmüyorsanız gücü elinde tutanlarla, siyasi görüşünüz, fikir, tutum, yaşam ve anlayışlarınız farklıysa, yandınız.
Artık siz de bir teröristsiniz.
Böyle bir demokratik anlayış olur mu?
Böyle ekonomik, siyasi gelişim olabilir mi?
Böyle, 2023, 2053, 2071 hedeflerine, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşılabilir mi?
Terörist yaftalanmasında kıstas, elinize silah alıp almamanızdır.
Farklı düşünmek, muhalif olmak, Cehapeli, İyi partili, Saadetli ve Hadepeli yani bu halkın yarısının desteklediği partilere gönül vermek, yani Akp’li ve MHP’li olmamak, haksız olduğunu düşündüğünüz uygulamalara tepki göstermek, sizin terörist olarak yaftalanmanız için yeterli olamaz.
Terörle yıllarca mücadele etmiş olmanızın, yapmış olduğunuz eğitimin, işçi, çiftçi, memur, esnaf, öğrenci, öğretim üyesi olmanızın, bu ülkenin bölünmez bütünlüğü için vermiş olduğunuz ömrünüzün bile, hiç mi hiç değeri olmayabiliyor bu akıl almaz ötekileştirme zihniyeti için.
“Ya bizimlesin ya teröristle” doktrinini, 11 Eylül saldırılarından sonra ABD Başkanı oğul Bush, Irak ve Afganistan’a askeri operasyon yapabilmek adına kullanmıştı.
Ötekileştirme, yandaşlarını konsolide etme, karşıtlarını düşmanlaştırma ve düşman yaratarak gücünü sağlamlaştırma politikası, ABD’de, Bush ile başlamış, Trump ile iyice körüklenmişti.
Nihayetinde ne oldu?
Trump, bir türlü kabul etmese de, 2020 seçimlerinde ABD halkından, “artık seni istemiyoruz” cevabını aldı. İktidarı terk etmeme adına, konsolide ettiği yandaşları vasıtasıyla tarihinde ilk defa kongreyi bastırdı, ama demokrasi ağır bastı ve istediğini başaramadan çekti, gitti.
21’nci yüzyılın ilk on yılında sadece ABD’de değil, başka bazı ülkelerde de etkinliğini artıran ötekileştirme vasıtasıyla iktidarda kalma siyaseti, nasıl ki ABD’de sona ermişse, başka ülkelerde de sona erecektir.
Zamanın ruhu, ABD’de devreye girmiştir. 21’nci yüzyılın üçüncü on yılı, bu değişimlerin ivmelenmesiyle devam edecektir.
Tek amacı ne olursa olsun seçim kazanmak ve iktidarda kalmak olan bu siyasi zihniyetin devamı veya bitişi oylanacaktır bundan böyle dünyanın her yerindeki seçimlerde.
Yapılan-yapılmayan icraatlardan, iyi-kötü-doğru-yanlıştan ziyade, tüm dünyada ötekileştirilenler ve birleştirenlere göre kazanan ve kaybedenler belli olacaktır.
Ötekileştirenler mi, birleştirenler mi kazanacak, halklar buna karar verecektir artık.
