Ana Sayfa

berlinturkbanner

berlinturkbanner

Murat Kubat

Murat Kubat  |  BERLIN

muratkubat4@gmail.com

YAZARIN TÜM YAZILARI

Suriyeli Şeyma’nın suçu ne?

Şeyma, 16 yaşında, Suriyeli genç bir kız.

Suriye’de savaşın başladığı yılın hemen sonrasında, 2012 yılında gelmiş Almanya’ya.

Kısa sürede, farklı bir dilin konuşulduğu, farklı bir kültüre sahip bir ülkede başarıyı da yakalamış.

Üniversiteye gidecek öğrencileri hazırlayan, başarılı çocukların okuduğu bir okula (Gymnasium) gidiyor.

Doktor olmak istediğini söylüyor, tekerlekli sandalyede oturan genç kız, kendisi ile röportaj yapan Bild gazetesi muhabirine.

Tekerlekli sandalyede oluşu ve röportaj verme gerekçesi aynı; geçtiğimiz hafta yaşadığı ırkçı saldırı.

Umudu ve hayalleri olan, savaş ortamında gelecek göremeyen, sığındığı ülkede geleceğe dair hayallerine doğru yürüyen, pırıl pırıl, başarılı genç bir kızın dünyasını başına yıkan bir saldırı.

Taşıdığı başörtüsü sebebiyle aşağılayan bakışlara, söylemlere muhatap olmuş ama son yaşadığı olay hem yaşadığı muhite, hem insanlara dair güvenini büyük oranda sarsmış.

Şeyma, okul dönüşü tramvay durağından evine doğru yürürken ırkçılığın çirkin yüzü ile karşılaşıyor.

25 yaşlarında, elinde bira şişesi olan bir adamın önce “Pis yabancılar! Başörtünü çıkar ve ülkemden defol.” çirkin cümlelerine maruz kalıyor tertemiz hayallere sahip genç kız.

“Başörtülü olduğum için bira şişesi ile saldırdı” diye ekliyor Şeyma.

Orada bayılıyor ve beyin sarsıntısı sebebiyle hastaneye kaldırılıyor.

Hala baş dönmesi yaşadığı için tekerlekli sandalyede veriyor Bild gazetesine röportajı.

Adam saldırının ardından kayıplara karışıyor.

Şeyma, başörtüsünden dolayı sık sık rahatsız edildiğine, ama buna rağmen kendisini Almanya’da sürekli güvende hissettiğini söylüyor. Ta ki böyle bir olay başına gelene kadar.

Durak ile evi arasındaki yolu artık tek başına yürümekten korktuğunu ifade ediyor.

Muhabir başörtüsü ile ilgili bir soru yöneltmiş olmalı ki, kendi isteği ile örtülü olduğunu vurguluyor.

Sanki tüm başörtülü genç kızlar zorla ve zoraki takıyor, inançlarının sembolü olan örtülerini.

Bild gazetesine verdiği röportajdaki fotoğraflarda yüzünü saklıyor Şeyma, tekrar başına kötü olayların gelebileceğinden endişe ettiği için.

16 yaşında, barşarılı ve yaşadığı ülkeye katkısı olacak, hayatının baharındaki genç bir kızın yaşadığı bu çirkin olay taktığı başörtüsü sebebiyle başına geliyor.

İnsanları inançlarından dolayı hor görmek, tahkir etmek, kötü bakmak ve fiziki saldırı uygulamak nasıl bir insanlıktır?

İnsanlara inançlarından ve farklılıklarından dolayı saldıran, insanlıktan nasipsiz kimseler, empati de mi yapamıyor?

Kendileri farklılıkları ile başka ülkelerde yaşasalar, kendi başlarına bu tür olayların gelmesini isterler miydi mesela?

İnancından, dilinden, renginden, ırkından ve kültüründen dolayı dünyanın her neresinden olursa olsun her saldırıya karşı durmak insan olmanın gereğidir; toplumsal sorumluluğumuzdur.

Haksızlığa uğrayan bizim ırkımızdan, dinimizden, rengimizden, kültürümüzden değildir diye suskun kalmak ise vicdansızlıktır.

Yaşadıkları ülkeyi, bölgeyi idare etmekle sorumlu siyasetçiler, toplumu doğru bilgilendirmekle görevli yazılı ve görsel medya, toplum önündeki sanatçılar, fikir adamları, akademisyenler topyekün bu tür olaylara tepki vermelidirler.

Yeterli tepki verilmediği içindir ki, bu tür ırkçı saldırılar, yabancı ve İslam düşmanlığı ve ötekileştirmeler devam ediyor, cesaret buluyor.

Malesef.