Ne yazık ki, malum nedenlerle iktidarın Korona Krizini iyi yönettiğini iddia etme cüretini gösteren malum çevreler var! Bir an için bırakın Korona Krizini ve elinizi vicdanınıza koyarak, sorgulayıcı aklınızla iktidarın 18 yılına bir bakın. İktidar bu süre içinde hangi krizi iyi yönetti ve Türkiye’nin hangi sorununu çözdü? Aksine; krizleri iyi yönetemediği gibi, krizlere kaynaklık etti ve Türkiye’nin sorun stokunu büyüttü.
Kanada Başbakanı Justin Trudeau çıktı halkın karşısına ve Korona Krizi ile ilgili olarak ana hatlarıyla; “Parayı düşünmeyin. İşimi kaybeder miyim diye korkmayın! Siz sağlığınızı düşünün, para bizim işimiz. Size destek için 83 milyar dolar ayırdık. Bu da gelirimizin sadece yüzde 3’ü” diyerek bir paket açıkladı. Üç aşağı beş yukarı iktidar tarafından bizi kıskandığı söylenen bütün çağdaş ülkeler de böyle yaptı.
İhtiyat Akçesi Kullanıldı!
Ya bizim ülkemizin iktidarı? Açıklamayı bile Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Çankaya’daki mütevazı bağ evinde yapmak zorunda kaldılar. Çünkü bu acılı paketin açıklamasının ihtişam ve lüksün dünyadaki zirvesi olan saraydan yapılması trajikomik olacak ve infial yaratacaktı. Tabii ki böyle bir pakette hiç iyi bir adım atılmamış diyemeyiz. Ama krizin yarattığı ve her geçen gün katlanarak yaratacağı sorunları çözmekten ve derde deva olmaktan maalesef çok uzak!
Merkez Bankası’nın (TCMB) İhtiyat Akçesi işte bugünler içindi ama uyarılara rağmen başka amaçlarla kullanıldı. Birçok sektörde çalışan milyonlarca kişi işini kaybetti ve önümüzdeki günlerde de kaybetmeye devam edecek. Hiçbir önlem ve destek yok! Küçük esnaf için de anlamlı bir destek yok. Turizm sektörü aynı şekilde. Sağlık hizmetlerine erişimin başlığı bile yok. İşsizlik ödeneği ve tazminatların genişletilmesi ve sürelerinin uzatılması da yok! Ama konut kredisi teşviki var. Sanırım yandaş müteahhitler koydurtmuştur pakete. Yine de haklarını yemeyelim; duaları ve kolonyaları var!
Krizi Niçin Yönetemez?
Küresel boyuta ulaşan Korona Virüsü hastalığı salgınını kontrol altına alabilmek, kabul edilebilir bir eşiğin altına çekebilmek ve hastalığa yakalananları tedavi edebilmek için bilime ve bilimsel yöntemlere ihtiyacımız var. Yani dualarla, evliyalarla ve azizlerle olabilecek bir iş değil bu. Ortaçağda bu tür salgın hastalıkların Allah’ın bir cezalandırması olduğu, duaların ve ibadetlerin insanlığı koruyabileceği düşünülür, karantina uygulamalarına karşı çıkılırdı. Ama insanlığın düşünsel evrimi sonucunda bugün insanlık çok farklı bir noktada bulunuyor.
Türkiye’yi yöneten iktidarın Korona Krizini iyi yönetememesinin üç temel nedeni var. Bunlar; iktidarın sadece krizin hemen başında veya yeterli bir süre öncesinde yapıp veya yapmadıkları da değildir. Geçmişte yaptığı yanlış işlerin sonuçlarıdır.
Sağlık Bakanı’nın Hastanesi Var! Bu Normal mi?
Bu temel etkenler nedeniyle iktidarın Korona Krizini iyi yönetebilmesine ve asgari can kaybı ve ekonomik zararla ülkemizi krizden çıkarabilmesine imkân yoktur. Düşe kalka, oramızı buramızı parçalayarak, deneme ve yanılma ile bu krizden bir şekilde çıkacağız çıkmasına ama ülkece büyük zararlar göreceğiz, özellikle de ekonomik olarak.
Soruyorum; Sağlık Bakanı’nın hastanesi var, bu normal mi? Devlet, özellikle böyle krizlerde halkın sağlığını korumak ve kamuculuk adına özel hastanelerin ve sahiplerinin çıkarları ile örtüşmeyen kararlar alabilir. Sağlık Bakanı kendi çıkarları ile çelişen ama halkın sağlığı için gerekli olacak böyle bir kararın içinde olabilir mi? Tabii ki mümkün değil! Gelecek yazımızda, Korona Krizinin küresel ve komplo boyutlarını irdeleyeceğiz.