Ana Sayfa

berlinturkbanner

berlinturkbanner

Sabriye Güler

Sabriye Güler  |  BERLIN

YAZARIN TÜM YAZILARI

" Gerçek, zamanın tek kızıdır…"

“Gerçeğe ancak tek yoldan gidilir; ama ondan uzaklaştıran binlerce yol vardır.” 

Güzel halkımız çok partili döneme girdiğinden beri ne güzel de kandırılmış "Adnan Menderes, ne desem inanırlar" diye yakınlarına anlatır dururmuş masum ve güzel yürekli Türk halkını, işte (çok partili döneme geçtiğinden beri) demokrasi ile yönetildiğimiz den beri ne güzel de kandırılmış benim tertemiz halkımız... Saf ve iyi niyetli güzel halkımız, kendine doğruları söyleyen, yol gösterenlere değil de kandıranlara daha da kolay inanmış... Çünkü o daha kolayına gelmiş.
Şu anda ilginç yine kötü bir yol ayrımına giriyoruz.

"Vicdan sahibi insanlar için kandırılmak kandırmaktan daha iyidir.

" O kadar kolay inanmaya başlamış ki? Algı ve gösteriş kültürü ile harmanlanmış bir rüyadan uyanmış gibi şu anda çok acı gerçeklerle yüzleşmiş durumdalar!

Uyandığı uykudan, uyandığından beri hayatı daha da zorlaşmaya başlıyor, pazarda, hastanede, markette, okullar da, izlediği dizilerden, oturduğu parka kadar ortaya çok da iyi olmayan görüntüler çıkmaya başlıyor. İnanılmaz zorluklar yaşamaya başlıyor adeta nefes alamaz hale geliyor.
Sizce halkın ezici çoğunluğu hakikatin ne olduğuna önceleri çok aldırıyor muydu? Umurlarında bile değildi ! İşlerine geliyordu, masalımsı, hayal güçlerini besleyecek masallarla yaşayıp gitmek, kandırılmak istiyorlardı.

Artık hayatının çekilmez olduğunu yaşayarak, gün be gün yaşayarak anladılar. Gerçeklerle, masallar çok farklıydı! “Gerçek, zamanın tek kızıdır.” 
Her gün acı bir gerçekle yüzleşmeye yaşam alanları sarmaya çalışan binlerce örnekle yüz yüze gelmeye, onlarla dünyası dar olmaya başlamıştı işte, gerçek tam da buydu!

İnsanlar falcılara giderler, çünkü kandırılmak isterler.

"Ne kolaymış hiçbir şey bilmemek, ne kolaymış el yordamıyla ilerlemek, ne kolaymış kandırılmak, hele yalan söylemek büsbütün kolay, hiçbir hüner gerektirmiyor, her budalanın yapabileceği şey...

Maalesef acı gerçekle eriyen cebindeki paranın düştüğü durum ile yüzleşti! Çarşı ve pazar hiç de öyle konuşmuyordu kendisi ile... Pazar çantası dolmuyor, markette tam istediklerini alamamaya başlamıştı. Kasap ise erişilmez ulaşılmaz olmuştu. Üniversiteyi bitiren oğlu kızı sürekli evde oturuyor, iş bulmak imkansız olmaya başlamıştı. Acı gerçek gün yüzüne çıktı. Almanya bizi kıskanıyor sözlerini çok söylediği kuzeni kendilerine gelmişti. Tüm hıncını ondan almak istedi. Eeee çatacak illa ki bir şey lazımdı.
Kuzenine bağırarak... "Yaaa birader, senin kaç lira var cebinde? " Adam çıkardı ortaya koydu. "Beşyüz euro var " dedi.
"Bende de şu anda beşyüz lira var. Bu para senin paranın kaçta kaçı biliyor musun? Senin paranın 48'de biri..."
 Demiş yaaaa düşünürün birisi amannnnnın ne doğru demiş...

“Hayat bizi resmen dört işlemle sınar. Gerçeklerle çarpar, ayrılıklarla böler, insanlıktan çıkarır ve sonunda topla kendini der.”  

 Aynen öyle!