Gara’ya yapılan operasyon neticesinde özel kuvvetlerden 3 nadide personelin şehadeti ile sarsılmışken, üstüne 13 şehit haberi daha almak ziyadesiyle üzdü hepimizi.
Gencecik fidanların, daha hayatlarının baharında, vatan ve millet uğruna toprağa düşmelerine yürek dayanmıyor. Asil Türk milletine, onun bağrından çıkmış Türk Silahlı Kuvvetlerine, Emniyet, Jandarma ve Milli İstihbarat Teşkilatı ile şehitlerimizin ailelerine başsağlığı ve sabır dilemekten başka, elden bir şey gelmiyor maalesef.
Bu acıyı ziyadesiyle arttıran hususlar da var elbet.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Rize’den Elazığ’a gitmesi ve 106 yaşındaki hafızın cenazesine, kanaat önderi diye katılmayı ve aynı gün gencecik yaşta vatanı için şehit olan yüzbaşıların cenazesine katılmamayı tercih etmesi çok üzücü mesela. Arkasından yine Rize’den İstanbul’a gitmesi ve eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın cenazesine de katılmayı tercih ederken, Ak parti il kongreleri sebebiyle 13 şehidin hiçbirinin cenazesine katılmamayı tercih etmesi de üzücü. Parti başkanlığı, devlet başkanlığının önüne geçmemeli. İster kanaat önderi, ister belediye başkanı, kim olursa olsun, vatanı için gencecik yaşta hayatını kaybeden şehitlerden daha kıymetli hiç kimse olamaz, olmamalı.
Diğer bir üzücü husus, 13 şehidimizin 5-6 yıldır hain terör örgütünün elinde olması ve bunun kamuoyu tarafından tam olarak bilinmemesi. Üstüne üstük, bu devlete hizmet ederken alıkonulan insanların cenazelerine ulaşıldığında, bu şehitler için vatandaş olarak açıklama yapılması. Onların kaçırılma ve gaddarca öldürülme sebebi, kaçırıldıklarında devlet için çalışıyor olmalarıydı. Onların şehit olduğu aşikarken, vatandaş olarak deklare edilmesi çok üzücü.
Kamuoyunun bu konudaki duyarsızlığı da başka bir üzücü durum. Terör örgütü tarafından kaçırılan bu devlet görevlilerinin birkaç kez muhalif medyada ve yine bir kaç kez muhalefet milletvekilleri vasıtasıyla mecliste gündeme getirilmeye çalışılmış olmasından başka seslerini duyuramamaları hepimizin ayıbı. Medyanın genel olarak bu konuda duyarsız olması ve kaçırılan devlet görevlileri hakkında gündem belirleyememesi, iktidarın bu konuyu elden geldiğince ört bas etmesi, kamuoyunu aydınlatmaması ve muhalefetin bu konunun üzerine çok daha fazla gitmemesi, aileleriyle irtibata geçmemesi ve kamuoyu oluşturmaması gerçekten demokrasi ve insan hakları adına çok üzücü ve düşündürücü.
Müttefiklik ruhuna uygun hareket etmeyen, terör örgütü eylemlerine tepki göstermeyen ve hatta onlara kendi çıkarları doğrultusunda destek olma aymazlığına devam eden ABD’nin de politikasını gözden geçirme vakti geldi de geçiyor. ABD’nin bu anlamsız politik anlayışının devam etmesi, Türkiye’nin Atlantik birlikteliğinden kopmasına sebep olabilir ki, bunun ne Türkiye’ye ne de ABD’ye faydası vardır.
İktidar, muhalefet, ABD ve medya hepsi bütünlemeye kalırken, bu kış şartlarında, 35-40 km. derinliğe yapılan zor bir kurtarma operasyonunu, olağanüstü harcanan çabayla gerçekleştiren kahraman Mehmetçikler, ordumuz ise hala yegane gururumuz, taş değmesin ayaklarına.
