Demokrasinin Final Sınavı
3 milletvekilinin vekillikleri düşürülünce, 2000’li yılların başında Anayasa kitapçığının atılmasıyla başlayan süreçle iktidarı ele geçiren parti AKP’nin, MHP desteğiyle seçilen, Meclis Başkanı Şentop’a, CHP milletvekilleri Anayasa kitapçığını sallayarak tepkilerini gösterdiler.
Böylece biri CHP, ikisi HDP’li milletvekillerinin önce vekilliklerinin düşürülmesi, sonrasında da üçünün birden tutuklanması, (en son bilgi, Berberoğlu’nun geçici olarak tahliye edildiği yolunda) bir Anayasa’mız olduğunu hepimize hatırlatmış oldu.
Bu üç vekil olayının, beklenen bazı hedefleri olduğu kanaatindeyim.
Şöyle ki;
2 HDP milletvekili ile beraber, CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nu aynı kategoride, yani tutuklanan ve suçlu vekil olarak göstermek, yandaş troller vasıtasıyla manipülesi yapılan CHDP oluşumunu sağlamak, böylece milliyetçi muhafazakar oyları Cumhur İttifakında tutmak ve Millet İttifakı’ndan İyi parti’yi koparmak.
İyi parti lideri Akşener bu oyunu anlamış olacak ki, özetle “Enis arkadaşım. Enis’in teröristlikle, casuslukla suçlanmasını doğru bulmuyorum, inanmıyorum. Siz Enis Berberoğlu’na eğer derseniz ki ‘Sen teröristsin.’ gerçekten terörist olanların, bunun her anlamdakini söylüyorum, terörist olanların o tanımını siz sulandırırsınız, ciddiyetsiz bir hale getirirsiniz.” demiştir.
CHP ile HDP’nin aynı kulvarda olduğunu gösterme ve dolayısıyla İyi partiyi sıkıştırma ve Cumhur ittifakına yöneltme çabası, siyaset mühendisleri tarafından harekete geçirilmiş gözüküyor. Son 20 yıllık tarihi süreçte, sağda alternatif olan hangi parti varsa, lideri ile beraber AKP bünyesine alındığını, bu entegrasyona sadece Akşener’in ve Karamollaoğlu’nun direndiğini hatırlatalım.
CHP-HDP birlikteliği, sadece İyi parti’nin değil, CHP’nin de yumuşak karnını oluşturmaktadır. Birçok CHP’li, HDP ile yapılacak olası bir ittifaka, HDP’nin terörle arasına mesafe koyamama realitesi yüzünden, soğuk bakmaktadır. Bu hassasiyet sebebiyle, yerel seçimlerde, HDP ittifaka girmemiş ve bazı bölgelerde Millet İttifakı adaylarına verilen desteği, alenen değil, kapalı yapmıştır.
Berberoğlu, sadece Akşener’in arkadaşı değil elbet, Kılıçdaroğlu’nun uğrunda Ankara’dan İstanbul’a hak, hukuk ve adalet için yürüdüğü kişidir.
Sıradan bir isim değildir yani.
CHP’nin sarı öküzüdür.
Ergenekon-Balyoz süreçlerinde TSK’nin “yeter ki hukuk işlesin” diye, hukukun gukuk olduğunu bile bile, sarı öküzü teslimi ile başladığı süreç, kozmik odaya girilmesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 26’ncı Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un tutuklanması ile tepe noktasına varmıştı. Ardından yaşanan 15 Temmuz hain darbe girişimiyle demokrasiye zarar veren bu kumpasçı zihniyetin, ordu içine giren veya bilerek sokulan ve kendini saklayan hain Fetöcüler olduğunu görmüştük.
Görüldüğü üzere, CHP, politik karşıtlarının siyaset mühendisleri tarafından ikileme itilmektedir. “Ya sarı öküzü verirsin, sesini çıkartmazsın, işin ucu Kılıçdaroğlu’na kadar gider; ya da tepki koyar, olay çıkartır, sokağa inersin, ben de seni HDP ile eş gösteririm.” denmektedir aslında.
Vekilleri düşürülen partilerin, birlikte veya ayrı ayrı sokak gösterilerine itilmesi, bu gösterilere hükümet tarafından sert tepki verilmesi ve bunun neticesinde çıkacak olayların sorumluluğunun CHDP’ye atılması ve hatta bu sefer CHDPKK olarak CHP ile PKK’nın ilişkilendirilmesi, siyaset mühendislerinin ana hedefi olarak gözükmektedir.
Neticede, hukukun neticelenmesini beklemeden Meclis tarafından alınan bu karar, basit bir azletme olayı değildir.
Beklentileri çok yönlüdür. Anketlerde oyu azalmakta olduğunu gören ittifakın siyaset mühendislerinin, gelecek seçimleri kazanmak adına, diğer ittifakın hassasiyetlerini ortaya dökme çabasıdır.
Demokrasi final sınavına doğru koşar adım gitmektedir.
Demokrasi’nin sınıfı geçmesi, ancak ve ancak, CHP liderliğindeki Millet İttifakı ve HDP’nin bu oyunu görmesi, anlaması ve bozucu tedbirler almasıyla gerçekleşebilir.
