Ana Sayfa

berlinturkbanner

berlinturkbanner

Dr. Ersoy Önder

Dr. Ersoy Önder  |  BERLİN

ersoyonder@gau.edu.tr

YAZARIN TÜM YAZILARI

20 Temmuz

Bundan tam 46 yıl önce, rahmetli Ecevit’in, “Biz Kıbrıs’a sadece Türkler için değil, Rumlar için de barış getirmeye gidiyoruz.” demeci, hem Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesinin bir gereği, hem de soydaşlarımızın haklarının, canlarının, mallarının  korunacağının bir göstergesiydi.

Bugün 46’ncı yılını kutladığımız 20 Temmuz 1974 Mutlu barış harekatı, sonuç itibariyle belki adada kalıcı çözüm sağlayamadı, ama en azından o tarihten bu yana, münferit olaylar hariç, Kıbrıs’ta yaşayan toplumlara barış ve özgürlük getirdi. Bu barış ve özgürlüğün kıymetini, adada nüfus olarak azınlık olmasına rağmen, eşit statüde bulunan Türklerle birlikte, İngilizler, Maronitler ve yine nüfus olarak çoğunluk olmalarına rağmen, anayasa gereği eşit konumda bulunan, Rumlar da iyi anlamalıdır. 1974 öncesi yaşanan toplumsal kavganın en büyük acısını, Kıbrıslı Türkler çekmiştir, ama barışın faydası her topluma sirayet etmiştir.

Sonuçta barış harekatı, adına ve Ecevit’in öngörüsüne uygun bir şekilde, barışı ve özgürlüğü sağlamıştır Kıbrıs’ta.

Bu ilk barış adımının devamını, yani, yeni bir güvenlik ve işbirliği teşkilatı kurulmasının liderliğini de elbette, bölgenin abisi, tarihsel hamisi ve dünyanın yükselen gücü Türkiye yapabilir.

Varsa yoksa birbirini yiyen, büyük güçler tarafından, yok sen şöylesin, yok sen böylesin denilerek birbirine düşürülen toplulukların yaşadığı Ortadoğu ve Doğu Akdeniz coğrafyasında, barış ve işbirliğini sağlamak, kolay değildir elbet.

Ama, düşünülmeli, değerlendirilmeli ve uygulanmalıdır.

Nasıl OSCE (Organization for Security and Cooperation in Europe) yani AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) varsa, 

OSCIME (Organization for Security and Cooperation in Middle East) yani OGİT (Ortadoğu Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) de olmalıdır.

Bu, ancak, bölge ülkeleri ile geliştirilecek ilişkiler, adil ve hakkaniyetli kaynak paylaşımları ve arttırılacak diyaloglarla mümkündür.

Çok kutuplu dünya düzenini yaşadığımız bu süreçte, Türkiye, bölgesindeki etkinliğini, sadece askeri güç gösterileriyle değil, bu tarz barışçıl politikalarla arttırabilir. Etnik, dinsel, mezhepsel ve yönetimsel birlik ve beraberlikler ve/veya ayrılıklar yerine; ortak çıkar, barış, karşılıklı iyi ilişkiler ve karşılıklı kazanımlar odaklı politikaların uygulanması, Türkiye dahil, bölgedeki tüm ülkelerin menfaatinedir.  

Aslında bu tarz bir politika değişikliği, sadece Türkiye’nin değil, tüm bölge ülkelerinin beklediği ve özlediği bir barış ortamını sağlamakla kalmayacak, bölgede kendi menfaatleri için at oynatan büyük güçlerin, emperyalist düşüncelerine de gem vuracaktır.

Barışın mimarı olmuş şehit ve gazilerimizi, ülke ve toplumlarının çıkarı için emek, akıl veren, politika üreten, akılcı, vatanperver ve dürüst siyasetçilerimizi şükran ve minnetle anıyorum.

Barış ve özgürlük bayramımız kutlu olsun.