Detayları ortaya çıkarılana kadar, hep paralel yapı olarak göreceğiz Fetöyü.
İçinde kimin olduğu net belli olmayan, ama kimin olmadığı net belli olan bu yapı, bir şekilde kendisi ile iltisakta olanların birbirleriyle hesaplaşması neticesinde, daha net ortaya çıkmaya başladı.
Fetö yapılanması, yandaşları ve bu yapının etkinliğini engellemeyen veya engellemek istemeyenler vasıtasıyla, devletin tüm kılcal damarlarına girdi.
Bu girişin her kurum ve kademede artması neticesinde, devleti tamamen ele geçirme isteği, Fetö’nün ana amacı haline geldi.
İşte bu iktidar kavgası, devleti meşru olarak yönetenlerle, arka planda gayri meşru yönetenlerin birbirlerinden desteğini çekmesine ve kavganın başlamasına sebep oldu.
Fetönün en büyük deşifresi ise, 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminde ortaya çıktı.
Hulusi Akar’ın Genelkurmay Başkanlığı öncesi, ordu içindeki FETÖ yapılanmasına karşı mücadele, siyasi otoritenin düşüncesi ve direktifi doğrultusunda, üst kademe tarafından geçiştirilmiş, nemelazımcılık ana düstur olmuş, sorun, sümen altına atılmış ve istemeyerek de olsa, bu illegal yapı, palazlandırılmıştı.
Fetö yapılanmasını bilen ve tehlikeyi sezen Hulusi Akar’ın Genelkurmay Başkanı olması ve bu yapıyla mücadelenin yoğunlaşacağı izlenimi, ordu içindeki Fetö’cüleri korkuttu ve onları hiç olmadık yer ve zamanda darbe yapmaya itti.
Tüm ülkenin ayakta olduğu bir zamanda, boğaz köprüsünün ters taraftan kapatılması ve halkla darbecilerin karşı karşıya getirilmesi gibi saçma sapan hareketlerle yapılmaya çalışılan bu kalkışmanın, başarılı olması mümkün değildi ve öyle de oldu.
Fetöcü yapılanma, ya darbeyle yönetimi ele geçirecek, ki başaramazlarsa imha olacaklardı, ya da sümen altından çıkarılan illegal yapılanma kanıtlarıyla, hukuken imha olacaklardı.
Başka çareleri kalmayınca, sonucu belli bu garabet girişime soyundular. Ordu içindeki demokrat Atatürkçü gruptan destek alacaklarını sandılar. TRT’de okunan bildirinin, hedeflerinden birisi de, orduyu konsolide etme isteğiydi. Ancak bu desteği alamadıkları gibi, tam tersi, Atatürkçü Mehmetçiğin dirayetli mücadelesi ile karşı karşıya kaldılar. Milletin ve kurucu felsefenin hizmetindeki ordu, kişisel hizmete yönelmiş içindeki meczuplara geçit vermedi.
Ve başaramadılar.
15 Temmuz; illegal yapılanmaların, kendilerini ne kadar legal hale getirseler de, bu ülkeyi idare edemeyeceklerinin, hiçbir zaman başaramayacaklarının, özel ve önemli bir günü olarak tarihteki yerini almıştır.
