Ana Sayfa

berlinturkbanner

berlinturkbanner

SEMİR BOLAT

SEMİR BOLAT  |  BERLIN

semir_bolat@hotmail.com

YAZARIN TÜM YAZILARI

GLOSEP: FİKİR, OLUŞUM, DÖNÜŞÜM VI

GLOSEP: FİKİR, OLUŞUM, DÖNÜŞÜM VI

KAPİTALİST TOPLUM IV

ULUSAL PAZARIN TAMAMLANMASI

Feodal toplumun yapısında mevcut olan köylülük, şehircilik, bölgecilik ve beylik, birçok farklı toplumsal yaşamı temsil ediyordu.

Bu yapı henüz birbirleriyle alış veriş yapmayan ve ilişkiye girmeyen yapıdan kaynaklandığı için sınırların da önemi fazla hissedilmiyordu.

Bölgesel ve aşiretlerin oluşturduğu devlet yapısı çok farklı kültür dilden oluşan yaşamı kapsıyordu.

Feodal toplumun yıkılması, kapitalist toplumun ilk aşaması olan prekapitalist aşama ardından üretime geçmek, pazarın oluşması, serbest rekabetle birlikte, üretilen metanın satışı için oluşan rekabet ardından güçlünün daha çok kazanması bu rekabete dayanamayanın erimesine, amansız mücadele sistemi olan vahşi kapitalizm döneminin yaşanmasına neden oldu.

Pazarda satılan malın kalitesi ve fiyatı işçinin emeğinin ürünü olarak hammaddenin mamul halini alması ve talebi karşılaması anlamına geliyor. Ama malın ucuza mal edilmesi için artı değerin karından burjuvanın sınıfının işçi sınıfını daha çok çalıştırması daha çok üretmesini sağlaması ve daha az ücretle bunları yapmasını kabul ettirmesi gerekiyordu.

Bu baskı ve dayatmalar için sahip olduğu devlet yapısı artık tamamen kontrolunde olduğu için de işçiler daha zor koşularda ve hiçbir güvenceye sahip olmadan karın tokluğunda neredeyse günün yarısında fazla çalışmak zorunda bırakılıyordu.

Bu yetmiyormuş gibi birçok köylünün de topraktan bağını kopararak şehre göç etmesi ve onlarında işsiz olmasını fırsat bilerek oluşan işsizleri çalışanlara koz olarak kullanıyor ve sömürü için bunları emeğin potansiyeli olarak görüyor işçileri de işsizlerle tehdit ediyordu.

Ürünlerin her yere ulaşması için yollar, limanlar, pazarlar ve fabrikalarında artması artık ulusal anlamada şehirlerinde birbirine bağlanması ve yerel anlamda ki ilişkilerinde çizilen ulusal sınırlar düzeyine dönüşmesine neden oldu.

En güçlü işletmeler birçok dalda değişik ürünler üreterek daha çok zenginleşiyor ve bu zenginliğin korunması için de rakiplerinden daha çok kazanmasının savaşına giriyorlardı.

Çünkü’ pazarı korumanın tek yolu vardı onu geliştirmekti’.

Kendi değişik yaşam biçimleri ve sınırların coğrafik yapısını birleştiren ve bu sınırların içerisinde daha çok kazanmasının onları bir amaç etrafında birleştirmekten geçtiğini bilen burjuva sınıfı artık ulus, Milet, devlet yapısı ile yeni bir üst yapı kurumu ile farklı bir toplumsal yapı olan ulusal yapısını geliştirdi.

Bu kapitalist toplumun ilk üretim ve rekabetten sonra ulusal pazarını tamamlayan mili devlet dediği ulusal burjuva sınıfının öz sermayesini yoğunlaştırarak sanayi devriminin devlet biçimi olan kapitalist toplumunun da tamamlanmasını sağladı.

Kurduğu fabrikalarla bu fabrikaların sağladığı gelirle ve bu gelirin daha da fazla elde edilmesi için tüketim merkezleri, pazarlar, ulaşım ve hizmet olanakları beraberinde yeni ve gelişmeye açık bir toplum getirdi.

Yaşamı kolaylaştıran ürün ve bu ürünlerin ardından gelen yeni meslekler, yeni işkolları, aracı kurumlar aynı zamanda işçi ve işveren sınıfı dışında küçük burjuva sınıfı ile bu sınıfların dışında halen toprak sahipleri olan ve bu toprakta geçimini sağlayan köylüler vardı.

Bu değişimin ardından köylerden kopan ve işçi olmayan ve henüz herhangi bir mesleği öğrenemeyen bir kesimde işsiz olarak yâda asalak yaşamak zorunda kalan ayaktakımı denilen bir kesimin de oluşmasına neden oldu.

Az bir kesimde yaşamını kazanmak içinde dilencilik, hırsızlık, yan kesicilik ve meşru görülmeyen kaçakçılık kadın ticareti ve yasak içki silahlı eylemlere başvuran LÜMPEN PROLETARYA adı verilen yeni sistemin safralarını da üreten bir tabakanın yaşamda yer almaya çalıştığı görüldü. Burjuva sınıfı sermayesini artırırken aynı zamanda kendi hâkimiyeti için seçtiği bölgede kurmuş olduğu devletin yapısıyla belirlemiş olduğu sınırları çizerek gümrükler oluşturdu ve bu gümrükler sayesinde dışarıdan kendi ürettiği ürünlerin girişini yasakladı. Üretemediği ürünlerin de ülkesine girişinden gümrük almaya başladı. Bu durum onun ULUSAL DEVLET yapısını ve bu devlet ilet ile de ekonomik siyasal ve ideolojik hâkimiyetiyle birlikte kalıcı bir pazarın kurulmasına neden oldu. Bu iç bütünlüğü tamamlayan ilk kapitalist devletlere aynı zamanda kendi pazarını kontrol ederek ve bu gücün sağladığı yoğunlaşan sermaye ile ilk defa kendi sınırları dışında ki Pazar hammadde ve zenginliklere göz koyacaktı.

Sanayi devrimini tamamlayarak dışarıda sömürgeler arayışına başlayabilirdi artık.

Dışarıya açılmanın da fırsatını bulmuş ve artık sıra dışarıda ki toprakları da egemenliği altına almanın ve pazar oluşturarak daha çok kazanmanın son evresine girmişti.

ULUSAL PAZARINI TAMAMLANMIŞ, MİLLİ SERMAYESİNİ YARATMIŞ, DEVLET BİÇİMİNİ ONA GÖRE KURMUŞ,  sınırları çizilmiş gümrükler kapıları, işçi sınıfının artı değeriyle sömürüye maruz bırakılarak yaratılan sermayenin gücü artık yeni pazarların yaratılması için bu sınırların dışında pazar merkezleri bulmanın aç gözlülüğünü beraberinde getirmiş oldu.

Bu EMPERYAL istek ilerde bir çok sorun ve gelişmeyi beraberinde getirecekti.

(Devam Edecek)