Ana Sayfa

berlinturkbanner

berlinturkbanner

SEMİR BOLAT

SEMİR BOLAT  |  BERLIN

semir_bolat@hotmail.com

YAZARIN TÜM YAZILARI

GLOSEP: FİKİR, OLUŞUM, DÖNÜŞÜM V

GLOSEP: FİKİR, OLUŞUM, DÖNÜŞÜM V

KAPİTALİST TOPLUM III

ÜRETİM PAZAR VE REKABET

Pre kapitalist dönemde kuruluşunu tamamlayarak üretime geçen sanayi kuruluşları ürettiği ürünleri pazarda satmakta zorluk çekmedi.

Ancak herkesin üretime geçmeye başlaması sonucu oluşan pazara zamanla ürünlerin kalitesi ve fiyatı arasında yapılan tercihler rol oynamaya başladı.

Bunun içinde aynı kalitede olanların ucuz olanı tercih edilince bu sefer de ucuz hammadde, ucuz taşıma ve ucuz maliyet için düşük ücret gündeme gelmeye başladı.

Buda yeni oluşan sanayi devriminde var olan sınıfsal çelişkinin de ilerde ne kadar önemli bir rol oynayacağını göstermeye başladı.

Hammadde ve kalitede gereken avantajı sağlayamayacağını anlayan burjuvazi çalıştırdığı işçinin saatini yüksek tutmaya ve işçilerin ücretini de düşük tutarak diğer rakiplerinden fazla kazanmaya ve bu kazancın birikiminden elde etiği sermaye gücüyle diğerinden ucuz mal üretmeye ve daha fazla satarak kazanmaya çalıştı.

Kapitalist toplumda ortaya çıkan ve işçi sınıfını adını alan PROLETARYA bu toplum biçiminde ezilen ana temel sınıfını oluşturdu.

Böylece bu toplumun sınıfsal durumu üretim araçlarının karşısında netleşmiş oldu.

Üretim araçlarının yeni sahibi olana BURJUVA SINIFI ile bu araçlardan mahrum olan PROLETARYA SINIFI bu toplumun ana sınıfları olarak tarihte yerini aldı.

‘Üretim araçların sahibi kimse egemen sınıf o olur.’

Bu iktisadi ilkeye dayanarak aynı zamanda Diyalektik Materyalizm adı verilen felsefenin de ortaya koyduğu ilkelere karşı safını netleştirirken Proletaryanın da emeğinden başka kaybedecek şeyi olmayan yeni toplumun devrimci sınıfı olarak belirlemiş oldu.

Sermaye sınıfının da temsilcisi olacak olan BURJUVA sınıfı da idealistlerin ilkelerine göre savunulacak felsefede yerini almış oldu.

Bu ara paragraflardan sonra biz tekrar ana konumuza dönelim.

Pre kapitalist aşamasında kuruluşu gerçekleştiren Burjuva ilerici özeliği ile feodalizmi tasfiye ederken müttefikleri olan köylü ve diğer ezilenlerin adına da haklar savunuyordu.

Aslında bu haklar da kendisine gerekliydi ve devirdiği sınıfın bütün tehlikelerinden kurtulması gerekiyordu.

Ancak kuruluş aşamasından sonra üretim aşamasına gelince ve üretim de elde edilen metanın pazara sunulmasından sonra elde etiği karın kazandırdığı sermaye gücü ile kendisini sağlama aldı.

 Bu aşamadan sonra da kendi tarihsel görevi ve asli konumuna yerleşerek yeni doğan sınıf olan proletarya sınıfını acımasızca sömürmek için devlet gücünü kullanmaya başladı.

Bu yeni toplumun yapısını ULUSLARIN ZENGİNLİĞİ isimli eseri ile ADAMA SMİTH BIRAKINIZ YAPSINLAR, BIRAKINIZ GEÇSİNLER (1750 yılında ünlü Fransız Fizyokrat Vincent de Gournay yazdığı bir mektubunda “Laissez faire et laissez passer, le monde va de lui même! (Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler, dünya kendi kendine gider)” ifadelerine yer vermişti. Bu sözün ardından Laissez-faire düşünce sistemi Dünya’da yayılmaya başladı. Çağın önemli ekonomistlerinden olan Adam Smith’de Laissez-faire’den etkilenen düşünürler arasındaydı. Liberal ekonomiyi savunan Smith, ekonominin dışarıdan (devlet) bir müdahale olmadan kendi kendini sürdürebileceğini öne sürmüş ve bunu ekonomik anlamda sistemleştirmişti) ilkesi ile SESLENDİ.  

Burjuvazinin zenginliğine zenginlik katması için önünün açılmasını isteyerek, bu zenginliğin ULUSLARIN ZENGİNLİĞİ için gerekli olduğun belirlediği iktisadi kurallara bağlayarak kısa zamanda ortaya çıkacak olan Sanayi Burjuvazisinin finansal kanadına da yol göstermiş oldu.

İşçi sınıfının ise üretim araçlarından farklı görülmeden tüm haklarından mahrum ve çalışmak zorunda bırakılması yeni devlet gücü ve ona uygun hukuk ve yasalarla uygulamaları kapitalist toplumun gerici yönünü kısa zamanda göstermesine neden oldu.

Aslında kapitalist toplumda ULUSLARIN ZENGİNLİĞİ ile anlatılmaya çalışılan Serbest Piyasa ekonomisi ile toplumsal gelişme ve zenginliğin alıcı ve satıcının piyasada oluşan dengesinden kaynaklanacak PAZAR ile BURJUVAZİN ZENGİNLEŞECEĞİNİ savunanlalar sınıf mücadelesini göstermeyerek gerçeği saklıyorlardı.

Çünkü Burjuva sınıfının zenginliği ve rekabet gücü onun çalıştırdığı proletaryanın hammadde ve makinelerin çalışmasına katmış olduğu EMEK ile elde edilen META ve bu metanın pazara gelinceye kadar yaratığı ARTI DEĞER ile zenginliğini savunan KAPİTAL isimli eseri ile açıklayan KARL MARKS bütün gerçekleri göstermiş oldu.

(Devam Edecek)