Ana Sayfa

berlinturkbanner

berlinturkbanner

Murat Kubat

Murat Kubat  |  BERLIN

muratkubat4@gmail.com

YAZARIN TÜM YAZILARI

Yasaklar Avrupa’ya/Almanya’ya yakışmıyor

Demokrasi, insan hakları ve özgürlükler vurgusu yapan Avrupa’nın yasakçı anlayışa evrilmesi, söylem ve eylemleri arasındaki çelişkiyi artırıyor.

TC Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın Almanya’nın Gaggenau kentinde yapacağı toplantı Gaggenau belediyesi tarafından iptal edildi.

Akabinde Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin Köln’deki programı iptal edildi.

Ve arkasından Hollanda’da TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun programının yapılmasına izin verilmeyeceği duyuruldu.

Türkiye’den gelen bakanlara konuşma yaptırmamak tam bir skandal. Türkiye Almanya ilişkileri bu gelişmeler üzerine daha da gerildi.

Alman siyasetcileri gelişmeleri yerel belediyelerin kararı olarak açıkladılar ve sorumluluğu yerel belediyelerin üzerine attılar. Diğer taraftan Alman Belediyeler Birliği "Bu sorun belediyelerin üzerine yıkılmamalı" diye açıklama yaparak sorumluluğu taşıması gereken adresi işaret etti.

Geçtiğimiz haftalarda CHP’li vekiller ve HDP’li konuşmacıların katılımı ile ‘hayır’ toplantıları icra edilmiş, bu konulara dair herhangi bir tepki, söylem dile getirilmemişti. Önümüzdeki haftalarda da bu tür toplantılar yapılacağı ve bu toplantılara Alman milletvekillerinin de katılımının olacağına dair afişler sosyal medyada dolaşımda.

Almanya’da ‘hayır’a verilen destek sorun olarak görülmüyor. Söz konusu ‘evet’ için bir çalışma olduğunda durum değişiyor.

Bütün bunlar dikkat çekici gelişmeler ve çifte standart olarak görülmeyi fazlasıyla hakediyor.

AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Ömer Çelik de bir açıklama yaptı. “Fikri olan, fikrine güvenen tartışmaktan korkmaz.” diyen Çelik, Antalya’da da çok sayıda Alman vatandaşının olduğunu, Alman siyasetçilerinin seçim zamanlarında istedikleri gibi propaganda yapabileceğini dile getirdi.

Diğer taraftan Almanya başta olmak üzere, diğer Avrupa ülkelerinin Türkiye’nin terör listesindeki örgütlere ve faaliyetlerine fazlasıyla müsamaha göstermesi Türkiye’yi haklı olarak çok kızdırıyor.

Olayı tersinden düşünün. Almanya’nın ya da Avrupa’nın terör listesinde olan gruplarına Türkiye açıktan destek verse, seçilmiş yöneticilerine bu kadar anlayış göstermese, tepkileri nasıl olurdu?

İfade özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, toplantı yapma özgürlüğü gibi özgürlüklerin kısıtlanması Almanya’ya ve Avrupa’ya hiç yakışmıyor. Türkiye’nin terör örgütü olarak gördüğü yapılara verilen desteğin hiç yakışmadığı gibi.

Şunu da ifade etmek gerekir ki, bu yasaklar seçimlere ilginin, katılımın ve ‘evet’ olarak desteğin daha da artmasını sağlayacaktır.

 

Bu ne vesayet sevgisi

Artık bitmiştir, bir daha da olmaz dediğimiz anda eski refleks birkez daha ortaya çıkıyor.

Bu refleksi göstermekten vazgeçemiyorlar.

Türkiye’de, devletin seçilmişlerini atanmışlarına tehdit olarak gösteren, hükümeti ve milleti, milletin ordusu ile tehdit eden, hiç de yabancısı olmadığımız bir refleks bu.

Bu refleksin en son örneğini Hürriyet gazetesi geçtiğimiz hafta ‘Karargâh rahatsız’ manşetiyle birkez daha gösterdi.

Türkiye 15 Temmuz gibi, direkt milleti hedef alan, iktidarı alaşağı etmeyi planlayan kanlı bir darbe sürecini henüz atlatmışken, Hürriyet’in bu başlığı atması eski Türkiye’de kaldığını düşündüğümüz eğilimlerin hâlâ tazeliğini koruduğunu göstermesi için yeterli olsa gerek.

2003 yılında atılan manşetler hala zihinlerde taze. Ne demişti Cumhuriyet gazetesi, “Genç subaylar tedirgin”; başka bir gazete de “Askerden bomba gibi mesajlar”ı başlığı ile hükümete ayar vermeye çalışmıştı.

Millete dönük, milletin seçtiği yöneticilere yönelik tehditkâr imalar içerisine girmek ancak vesayet seviciliği ile açıklanabilir.

Darbe süreçlerinde medyanın oynadığı rol unutulmadı.

15 Temmuz darbe girişiminde Cumhurbaşkanı’nı canlı yayına bağlayarak milletin meydanlara çağrılmasında katkısı olan bir gazetecinin aynı zamanda ‘Karargâh rahatsız’ haberine imza atması nasıl açıklanabilir?

Bu başlıktan, bu imadan millet rahatsız olmuştur.

27 Mayıslar, 12 Martlar, 12 Eylüller, 28 Şubat ve 27 Nisan E-muhtıraları bu ülkenin önünü tıkayan, millet iradesinin önündeki engellerdi. Millet 15 Temmuz’daki duruşu ile bu engelleri aşmasını bildi. Milletin iradesi her türlü vesayeti yendi.

Ümidimiz odur ki, bu tür manşetler bir daha atılmaz.