Ana Sayfa

berlinturkbanner

berlinturkbanner

Dr. Ersoy Önder

Dr. Ersoy Önder  |  BERLİN

ersoyonder@gau.edu.tr

YAZARIN TÜM YAZILARI

Yurtta Sulh, Cihanda Sulh

Yaşananlar kime yarıyor?

Süleymani’nin öldürülmesi ve sonrası yaşananlara bakınca, bu olayın kimlere, ne şekilde fayda sağladığını ve sağlayacağını iyi analiz etmemiz lazım.

Önce bu suikasta İran açısından bakalım. 

ABD ambargosu ve İran’ın baskıcı yönetiminden bunalmış halk, uzun süredir ciddi protestolarla, yönetimsel değişikliğin ayak seslerini yükseltirken, bu suikast neticesinde tüm protestoların yönü, bir anda ABD’ye çevirmiş oldu. 

Böylece İran halkının ABD’ye tepkisi konsolide edilirken, halkın ekonomik sıkıntılar ve yönetim değişikliği talebi, uzunca bir süre askıya alınmış oldu. 

Artık sadece İran halkı değil, Orta doğu’da İran’ın desteklediği tüm devletler ve devlet dışı örgütler, yaşadıkları tüm sıkıntıların sebebini, kendi yöneticilerinde, politikacılarında değil, ABD’de göreceklerdir. 

Dolayısıyla, İran’daki 3 ana politik düşünce grubundan muhafazakarlar durumlarını güçlendirirken, pragmatist ve reformcuların işi iyice zorlaşmıştır. 

Gelelim ABD’ye. 

Trump’ın dış politikada yaşanan gelişmeleri, gerek azil süreci, gerekse önümüzdeki başkanlık seçimleri için ABD halkının manipülasyonu adına kullanacağı zaten tahmin ediliyordu. 

Obama’nın seçim öncesi İran’a savaş açarak oylarını arttıracağı suçlamasını yapan Trump, böylece, tam da kendi söylediği suçlamayı kendisi yapmış oldu.

İran’ı, Kuzey Kore ile birlikte ABD düşmanı iki ülkeden biri olarak betimleyen Trump, bu operasyon yoluyla, karşısındaki demokratları ters köşeye yatırmaya, kendi yandaşlarını ise toparlamaya çalışmaktadır. Demokratların, İran’la savaşa hayır kampanyaları ile gösterilere başlaması, İran’ın kaşını gözünü sevdiklerinden değil, bu oyunun farkında olduklarındandır.

Görüldüğü üzere, gerek şahsi, gerek toplumsal, gerekse ülkesel düşmanlaştırma ve ötekileştirme politikalarının zirveye ulaştığı günümüzde, herkes herkesi kendi çıkar ve menfaati uğruna imha edebilir hale gelmiştir. 

Oysakii, kendini yönetme zaafiyeti içine düştüğünde dünya, ötekileştiren ve düşmanlaştıranlar da harap ve bitap olurlar. Tarih,  özellikle son yüzyıl, bu tarz politik hataların getirdiği yıkımlarla doludur.

“Yurtta sulh, dünyada sulh” bu sebeple sadece Türkiye için bir motto değil, aynı zamanda ilelebet payidar kalması gereken, ideal bir dünya için de özel ve önemli bir politik düşüncedir.