Deprecated: Array and string offset access syntax with curly braces is deprecated in /usr/www/users/berlinvkn/sites/all/themes/berlinturk/template.php on line 261
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Temasları | berlinTÜRK
Ana Sayfa

berlinturkbanner

berlinturkbanner

Dr. Ersoy Önder

Dr. Ersoy Önder  |  BERLİN

ersoyonder@gau.edu.tr

YAZARIN TÜM YAZILARI

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Temasları

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD gezisinde dikkat çeken hususlar:

 

Erdoğan’la ABD’li senatörler arasındaki soru-cevap  bölümünde,senatörlerin kafasında sadece iki konu olduğu anlaşılıyor.

 

Birincisi, 1950’li yıllardan itibaren hep ABD ile beraber hareket eden Türkiye’nin, Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi tedarik etmesi.

 

İkincisi ise, DAEŞ ile mücadelede ABD’nin elindeki en önemli müttefiki olduğunu düşündüğü PYD/YPG’ye karşı Türkiye’nin yaptığı operasyon. 

 

Erdoğan, senatörlerin S-400 ile ilgili sorularını cevaplamadı. Basın toplantısında ise, bu konu ile ilgili, ABD’den de patriot alınabileceğini ifade ederek bir nevi karşı tarafı rahatlatmış oldu. Diğer soruya verdiği cevaplar ise oldukça netti.

 

PKK ile Kürt’lerin aynı olmadığını, PYD/YPG’nin PKK’nın yan kolu olduğunu ve Türkiye’nin Suriyeli mültecilere yapmış olduğu harcamalarla, AB’nin mülteciler hakkındaki ikircikli yaklaşımını söylemesi iyi oldu. Bunu ABD’liler anlayabilecekler mi, göreceğiz. Anlaşılan o ki, lobi faaliyetleri neticesinde, ABD kamuoyu, Kürt, PKK, YPG, terör hepsini aynı kefeye koyuyor. Bunun değiştirilmesi ve gerçeklerin anlatılması lazım ABD’de.

 

Basın toplantısında dikkat çeken diğer hususları ise şöyle sıralayabiliriz. 

 

Trump’ın açıklamalarından aklının azil sürecinde olduğu çok belliydi. Açıklaması çok geneldi. Detaydan ve bilgiden uzak hazırlanmıştı. Sanki Trump’ın tek derdi ticaret hacminin artması ve ekonomik kazanımlar gibiydi. İki ülke arasındaki sıkıntılı konulardan neredeyse hiç bahsetmedi Trump.

 

Erdoğan’ın açıklamaları ise, Trump’ınkine göre daha detaylı ve doluydu. Özellikle, müttefiklik kavramını vurgulaması, teröristler veya devlet dışı örgütlerle değil, devletlerle birlikte hareket edilmesi gerektiğini hatırlatması oldukça önemliydi.

 

Trump’ın, Türkiye’den soru soracak bir gazeteci seçiminde, “Dost canlısı bir gazeteci soru sorsun.” çıkışı enterasandı. Trump, sanki, Türkiye’deki basın özgürlüğünün geldiği ve Reuters’in ülkelerle ilgili 2018 yılı raporunda Türkiye için belirttiği  “özgür değil” durumunu, kinayeli bir şekilde vurgulamış oldu.

 

Bir diğer kinayeli ifade ise, Fetöcü bir ABD’linin, ABD’ye iade edilmesi ile ilgili Trump’ın, Rahip Brunson’ın iadesindeki gibi, Erdoğan’a teşekkür etmesiydi. Bu da aslında Türkiye’de yargı bağımsızlığının kalmadığını, yürütmenin başının yargı üzerindeki hakimiyetinin kapalı olarak gösterilmesinden başka bir şey değildi.

 

Erdoğan, FETÖ ile ilgili belgeleri  ve mektupları ise yine takdim ettiğini belirtti. Oysa ki, Kılıçdaroğlu, Salı günkü grup toplantısında bu takdim kelimesi üzerinden, Erdoğan’a yoğun eleştirilerde bulunmuştu. Erdoğan, nedeni anlaşılamayacak şekilde, iade yerine takdim kelimesini kullanmaya devam etti.

 

Görünen o ki, iade ve takdim kelimeleri, önümüzdeki günlerde de bol bol tartışılacaktır.

 

Halkbank konusunun ne durumda olduğu ile ilgili her iki tarafın da bir açıklama yapmaması ise, bu konunun iki taraf için de artık ortaya dökülmek istenmemesinin bir göstergesiydi.

 

Sonuçta, çok önemli ilerlemeler ve düzelmeler olmasa da, yoldan çıkmak üzere olan Türkiye-ABD ilişkilerinin, az da olsa, yoluna giriyor olması her iki tarafın da çıkarına uygun ve iyi olmuştur. Öte yandan, ABD’nin teröre ve teröristlere desteği konusundaki politikasını değiştirmeyecek olması, Türkiye’nin gelecekte aynı sorunlarla karşı karşıya kalacağından hareketle, kötü olmuştur.