Ana Sayfa

berlinturkbanner

berlinturkbanner

Dr. A.Atilla Doğan

Dr. A.Atilla Doğan   |  BERLİN

aatilladogan@gmail.com

YAZARIN TÜM YAZILARI

Her Eve Türkçe Gazete Girmeli!

Almanya’ya işgücü göçünün başladığı yıllarda haber alma ihtiyacı Türkiye’den gönderilen gazeteler, Türkiye’nin Sesi Radyosu ve daha sonraları da Köln Radyosu ile giderilmiştir. Göç yazınından edindiğimiz bilgilere göre, postayla gelen Türkçe gazeteler o dönemlerde elden ele dolaşır yenisi gelene kadar eski gazete defalarca okunurmuş, Göçün ilk yıllarında en önemli haber ve hasret giderme aracı mektuplarmış. O yıllarda yazılan mektupları bugün bile okuduğumuzda duygulanmamak mümkün değil.

Türkçe haber alma kaynakları zaman içinde çeşitlendi ve gelişti. Yaklaşık otuz yıl süren bu gelişim, göçün kırkıncı yılına doğru gerilemeye başladı ve önce kamusal alanda var olan Türkçe yayınlar birer birer kapatıldı. Kimine mali bir gerekçe bulundu, kimine ise ihtiyaç yok denildi. TRT ve özel Türkçe televizyon yayınlarının başlaması sonucu yerel Türkçe yayınlara ihtiyaç yok iddialarını o yıllarda farklı zaman dilimlerinde yapılan saha araştırmalarının yalanlamasına rağmen, Köln Radyosu’nun yayın sürelerinin kısıtlanması, sabah saatlerindeki yayınların kaldırılması yine Berlin başta olmak üzere Türkçe radyo yayınlarının sona ermesi arka arkaya yaşanmıştır.

Almanya’nın kamu yayınları arasında, Türkçe neredeyse yok olmakta iken, Türkiye merkezli Türkçe gazetelerin hızla azalan trajları ve gelirleri ile özel sektör Türkçe yayıncılığı da neredeyse sona ermiştir. Bazı gazetelerin Avrupa baskılarına son vermesi, kalanlara da gitti, gidecek gözüyle bakılması beş milyonluk Avrupa Türk Toplumu ve üç milyonluk Almanya Türk toplumu ve Türkçe’nin geleceği için büyük talihsizliktir.

Almanya ile başlayıp tüm Avrupa’ya yayılan ve uyumu tek sesli dile, eğitime ve medyaya indirgeyen politikalar ile sosyal medya türevlerinin eş zamanlı gündemde olması sonucu ‘’Avrupalı Türklerin Türkçe konuşan ve yazan medyası’’ giderek erimekte ve yok olmaktadır.

Peki ne yapmak gerek?

- Çoğunluk toplumu ile birlikte yüzlerce yıl yaşamalarına rağmen yok olmayan dillere ve kültürlere bir bakalım, nasıl erimemişler? Bir bakalım gerekirse biz de onlar gibi yapalım.

-Örneğin her gün alacağımız veya abone olacağımız Türkçe gazete ile gelecek nesilleri Türkçe ile buluşturmamız mümkündür!

-Yine sayıları Avrupa genelinde yüzbinleri geçtiği ifade edilen işverenlerimizin ilan, reklam ve sponsorluk ile Türkçe yayınları desteklemesi mümkündür!

Her aile düzenli olarak her gün Türkçe bir gazete alabilse, Türkçe işverenler kadar yerleşik ülke işverenleri de reklam pastasından Türkçe yayınlar için mutlaka pay ayıracaktır.

Unutulmasın ki,

-Biz Türkçe medya ile birçok derdimize çare bulduk, biz bu topraklara uyumu Türkçe yayınlar üzerinden sağladık.

-Türkiye’den uydu kanalları ve web sayfaları üzerinden alınan haberler Avrupa’daki Türk toplumunu birbirine yaklaştırmaz. Derdimize çare olmaz.

-Solingen’de, Möln’de acılarımızı Türkçe medya ile sardık, sarmaladık. Konser, konferans düzenledik, düğün yaptık, dernek kurduk, milli maçlardan sonra coştuk, çağladık ve tüm bunları Türkçe medya ile birbirimize duyurduk.

- Avrupa’daki Türklerin sesi ve nefesi olan Türkçe medyanın yok olması, Avrupa’daki ‘’Türk Toplumu Fenomeni’’ nin yok olmasıdır çünkü Avrupalı Türkler ancak kendi Türkçe medyaları ile var olabilirler.

Her ailenin, her gün Türkçe gazete satın aldığı bir Avrupa düşünün! Bu hayal duyarlı her ailenin her gün Türkçe bir gazete satın almasıyla gerçek olabilir.

Her gün Türkçe gazeteye harcanacak para ne ki, aslında buna harcama değil geleceğimize yatırım ya da ‘’Güzel Türkçemiz’’ için ödenecek zekât diyebiliriz. Çünkü Avrupa’daki gelecek nesillerimizin Türkçe konuşması, okuyup, yazması için maddi ve manevi gayret göstermek ibadet kadar değerlidir.