Ana Sayfa

berlinturkbanner

berlinturkbanner

Dr. A.Atilla Doğan

Dr. A.Atilla Doğan   |  BERLİN

aatilladogan@gmail.com

YAZARIN TÜM YAZILARI

ETİKETLE ME!

Almanya’ya Türk işgücü göçünün 58. Yılını yaşamaktayız. Türkiye’den yurt dışına çalışmak üzere giden bir avuç insandan yaklaşık üç milyon kişiye, bu üç milyon kişiden yaklaşık bir milyon Türk asıllı Alman vatandaşına ulaşmamıza rağmen bu insanlar, bazı kesimler tarafından henüz “Gurbetçi” veya “Almancı” etiketlemesinden kurtulamamışlardır.

Almanya’da başarıyla futbol oynayan bir Türk genci, İstanbul takımlarına transfer olduğu zaman onun adı artık “Gurbetçi Futbolcu”dur, Şarkı söyleyenin adı, “Gurbetçi Şarkıcı” eğer güzellik yarışmasına katılıyorsa “Gurbetçi Güzel”dir.  Son yıllarda  başarıları ile öne çıkan Avrupalı Türklerin sayısı o kadar artmıştır ki, eskiden yalnızca “Gurbetçi” diye tanımlanan bu kişilerin adları da giderek ön plana çıkmaya başlamıştır.

Almanya’da yaşayan Türk gençlerinden söz açıldığında, Türk ve Alman kitle iletişim araçlarında bugüne dek yazılanlar ve söylenenler “kaybedilmiş bir nesil”, “Çoğu uyuşturucu müptelası”, “ aile ilgisi ve denetiminden yoksun”, eğitimsiz, “Erkekler kumar düşkünü ve kavgacı, kızlar ise çok serbest yaşıyor” gibi kalıplaşmış ifadeler karşımıza çıkmaktadır. Bu önyargıları destekleyenler yok mudur? Farklı kökenlerdeki ulusların gençleri içinde ne kadar varsa, Türk gençleri içinde de o kadar vardır! Bu tür değerlendirmeleri etnik kimlik üzerinden yapmak hem yakışıksız hem de doğru değildir. Toplum içindeki bireylerin tutum ve davranışlarını etnik kökenleriyle değil, sosyal ve ekonomik düzeyleriyle değerlendirmek ve karşılaştırmak gerekmektedir.

Almanya’da ve Avrupa ülkelerinde doğmuş ve toplumsallaşmış gençlerimiz için, etiketlemeler ve olumsuz genellemeler doğru değildir. Almanya’da 15-25 yaş arası bir milyonu aşkın gencimizin var olduğu düşünülmektedir. Eğer bu gençlerin çoğu uyuşturucu, kumar tutkunu, işsiz, mesleksiz ve eğitimsiz olsalardı Alman sosyal hayatı için ciddi bir tehlike oluştururlardı ki, böyle bir durum söz konusu değildir! (1986 yılından bu yana Almanya ve Avrupa ülkelerindeki Türkçe konuşan toplumun eğitim-öğretim hizmetinde çalışan biri olarak bu tespiti yapmaktayım)

Hep yargıladığımız ancak pek dinlemediğimiz bu gençleri dinlemek ve onların duygu ve düşüncelerini öğrenmek gerekmektedir. Yetişkinler ya kendileri ya da temsil ettikleri kurumlar adına gençler hakkında sürekli konuşmaktalar. Artık gençleri dinlemenin zamanı gelmiştir.  Eğer bunu yapabilirsek onların içinde bulundukları topluma ve bizlere bakış açılarını tespit edebiliriz.

Almanya’daki gençliğimiz, çeşitli kişi ve kurumlarca kimi zaman siyasi rekabetin tarafı olmaya zorlanmakta ya da yaşadığı topluma yabancılaştırılmaya zorlanmakta veya köken olarak bağları bulunan Türkiye ile çatışır hale getirilmeye çalışılmaktadır. Bu çok yönlü ve çok uluslu baskılar daha anaokulunda başlayan ötekileştirmeden, ileriki yıllarda eğitim, öğretim dönemi, iş ve ev kiralama sürecine kadar gidebilmektedir.

Bu ülkede  yerleşik gençler Almanya’yı vatan olarak görmektedir. Ancak Türkiye ile de kopartılamaz güçlü bağları bulunmaktadır. Dolayısıyla Almanya’daki Türk gençlerinin tümü ne kaybedilmiştir, ne kazanılmıştır, ne tamamı potansiyel suçlu, ne de tamamı her iki toplumun değerlerinin ortak sentezi elit insanlardır. Ama bu insanlar sosyal bir gerçektir ve kendi dinamikleri ile yaşam ve yetişkin birey olma mücadelesi vermektedir. Lütfen buna saygı duyalım ve bu gençlerin her iki ülkenin huzur ve barışı için gayret göstermelerini destekleyelim. Başarılarını genelleştirelim, güzelliklerini öne çıkaralım. Bunun için de önce etiketlemekten vazgeçelim.